Bir Sorun Var Ama Adı Yok: Çocuklarda Kaygı Belirtileri ve Çözüm Yolları
Çocuklarda Kaygı: Görünmeyeni Görmek, Anlamayanı Anlamak
“Anne karnım ağrıyor, bugün okula gitmesem olur mu?”
“Ya hata yaparsam?”
“Gece uyuyamıyorum çünkü yarın matematik dersi var.”
Bu cümleler size tanıdık geldiyse, çocuğunuzun yaşadığı kaygıdan size mesajlar geliyor olabilir.
Çocuklar çoğu zaman yaşadıkları duyguları doğrudan ifade edemezler; bunun yerine vücutları konuşur, davranışları sinyal verir.
Bu yazıda, çocuklarda kaygının ne olduğunu, nasıl ortaya çıktığını ve onu anlamak için neler yapabileceğinizi bilimsel veriler ışığında ele alacağız.
Kaygı Nedir, Ne Değildir?
Kaygı; bilinçli veya bilinçdışı olarak bir tehdit ya da belirsizlik hissi karşısında verilen duygusal ve fizyolojik bir tepkidir.
Çocuklar için bu, sınav, arkadaş ortamı, ayrılık, değişim ya da başarısızlık gibi çok çeşitli durumlara karşı gelişebilir.
Kaygı aslında koruyucu bir mekanizmadır. Tıpkı yetişkinlerde olduğu gibi, çocuklarda da potansiyel bir tehlike karşısında dikkati artırır, vücudu hazırlar.
Ancak kaygı çok sık, çok yoğun ve işlevselliği bozacak düzeyde yaşandığında, gelişimsel ve psikolojik sorunlara zemin hazırlar.
Çocuklarda Kaygının Yaygın Belirtileri
Kaygı, çocuklarda genellikle davranışsal, fiziksel ve duygusal belirtilerle kendini gösterir. İşte en sık karşılaşılanlar:
1. Fiziksel Belirtiler
-
Karın ağrısı, mide bulantısı, baş ağrısı
-
Kalp çarpıntısı, terleme, nefes darlığı
-
Uyku sorunları (uyuyamama, kabus görme, sık uyanma)
-
İştahta azalma veya aşırı yeme davranışı
Çocuklar, duygularını kelimelerle değil, bedenleriyle anlatırlar. “Midem ağrıyor” derken, aslında “Korkuyorum, endişeliyim” diyordur.
2. Davranışsal Belirtiler
-
Okula gitmek istememe
-
Aile bireylerinden ayrılmakta güçlük
-
Yeni ortamlara, sosyal durumlara uyumda zorlanma
-
Aşırı hareketlilik ya da tam tersi içine kapanma
-
Sık sık onay alma ihtiyacı
3. Duygusal Belirtiler
-
Sürekli endişeli olma hali
-
“Ya başarısız olursam?”, “Ya yanlış yaparsam?” düşünceleri
-
Aşırı mükemmeliyetçilik, hata yapma korkusu
- Kendine güven eksikliği
Çocuklarda Kaygı Neden Artar?
Araştırmalara göre, çocuklarda kaygının oluşmasında ve şiddetlenmesinde birçok faktör etkilidir:
1. Genetik ve Biyolojik Yatkınlık
Kaygı bozuklukları, ailesel geçiş gösterebilir. Beyindeki “amigdala” adlı yapının aşırı uyarılması da kaygı tepkilerini artırır.
2. Ebeveyn Tutumları
-
Aşırı koruyucu ya da eleştirel ebeveynlik
-
Çocuk üzerinde yüksek başarı beklentisi
-
Kaygılı ebeveyn modeli (çocuklar kaygıyı gözlemle öğrenir)
3. Çevresel Faktörler
- Travmatik yaşantılar (hastalık, boşanma, ölüm, okul değişikliği)
- Sosyal baskılar (arkadaş zorbalığı, dışlanma)
- Akademik baskı ve rekabet
Kaygılı Çocuğa Nasıl Yaklaşmalı?
1. Kaygıyı bastırmayın, anlayın.
“Saçma sapan konuşma, korkacak ne var bunda?” gibi tepkiler, çocuğun duygularını küçümseyerek bastırmasına neden olur. Bunun yerine:
“Korkmuş olman çok normal. Yeni şeyler bazen insanı endişelendirebilir.”
2. Gerçekçi açıklamalar yapın.
Çocuğa içinde bulunduğu durumla baş edebileceğini anlatın.
Belirsizlik kaygının en büyük tetikleyicisidir.
3. Rutinleri koruyun.
Güven duygusunu besleyen en önemli yapı taşlarından biri öngörülebilirliktir.
Uyku, yemek ve oyun saatlerini mümkün olduğunca sabit tutun.
4. Problem çözme becerilerini destekleyin.
Çocuğunuzun karşılaştığı sorunlar karşısında çözüm yollarını birlikte düşünün.
Bu, kaygıyla baş etme gücünü artırır.
5. Duygularını ifade etmesine alan tanıyın.
Sanat, oyun, hikaye anlatımı gibi yollarla duygularını dışa vurmasını teşvik edin.
Bazı çocuklar konuşarak değil, çizerek ya da oynayarak anlatır
Ne Zaman Uzmandan Destek Alınmalı?
Çocuğunuzun kaygısı:
-
Günlük yaşamını (okul, arkadaşlık, uyku, beslenme) etkiliyorsa,
-
Fiziksel yakınmaları sürekli hale geldiyse,
-
Kendine güveni azaldıysa ya da mutsuz görünüyorsa,
-
Sosyal hayattan çekiliyorsa,
bir uzmana başvurmak önemlidir. Çocuklarda kaygı, kötü bir şey değildir.
Aksine, gelişimsel sürecin doğal bir parçasıdır. Önemli olan, bu duygunun görünmez kalmaması, bastırılmaması ve zamanında fark edilmesidir.
Her çocuk anlaşılmak ister. Kaygıyı bastırmak değil, konuşmak ve paylaşmak gerekir.
Unutmayın:
“Bir çocuğun duygusunu küçümsemek, ona kendini küçük hissettirmekten başka bir işe yaramaz.”
Ama fark edilen bir kaygı, çoğu zaman çözümün yarısıdır.
Sevgilerle...
Psikolog Ezgisu Ünal