Ebeveynlik Bitmez: Boşanma Sürecinde Çocukları Korumak
Boşanma Sürecinde Çocukları Anlamak ve Desteklemek
Boşanma, sadece eşler arasında verilen bir karar gibi görünse de, aslında ailenin tüm üyelerini etkileyen köklü bir değişimdir. Özellikle çocuklar için bu süreç; kafa karıştırıcı, korkutucu ve duygusal açıdan zorlayıcı olabilir. Ancak doğru yaklaşımlar, sağlıklı iletişim ve duygusal destekle bu süreci travmatik olmaktan çıkarıp, gelişimsel bir öğrenme deneyimine dönüştürmek mümkündür.
Her çocuğun yaşadığı duygular, yaşına, gelişim düzeyine ve aile içindeki dinamiklere göre değişebilir. Küçük çocuklar boşanmanın kalıcılığını kavrayamazken, ergenler bu süreci daha soyut sorgulamalarla ele alabilir. Ortak olan ise; çocukların genellikle kendilerini boşanmanın sebebi olarak görmeleri ve ebeveynlerinden birini kaybetme korkusu taşımalarıdır. Boşanma sürecinde çocukların yaşadığı temel duygular öfke, suçluluk, korku, üzüntü ve belirsizliktir. Bu duyguların ifade edilmesi, bastırılmasından çok daha sağlıklıdır. “Sana kızgın olabilirim”, “Keşke daha uslu olsaydım” gibi ifadeler çocuğun içinde dönen fırtınaları anlamamıza yardımcı olur. Ebeveynlerin bu duyguları yargılamadan dinlemesi ve kabul etmesi, çocuğun kendini anlaşılmış hissetmesini sağlar.
Boşanma Bir Yetişkin Kararıdır
Çocuklar, boşanmayı kendi davranışlarıyla ilişkilendirme eğilimindedir. Bu noktada ebeveynlerin net, dürüst ve yaşına uygun açıklamalar yaparak çocuğa “Bu senin suçun değil” mesajını vermesi kritik önem taşır. Aynı zamanda çocukların, ebeveynlerinin onları sevmeye devam edeceğini bilmeye ihtiyacı vardır.
Değişen Tek Şey Aile Yapısı, Sevgi Değil
Çocuklar için en büyük güvence, sevginin devam ettiğini bilmek ve hissetmektir. “Annenle baban artık aynı evde yaşamayacak, ama ikimiz de seni her zaman seveceğiz” gibi cümleler çocuğa istikrar hissi verir. Bu sevgi, sadece sözlerle değil; tutarlı davranışlar, fiziksel yakınlık ve kaliteli zamanla da desteklenmelidir.
Ortak Ebeveynlik: Çocuğun İyiliği İçin İş Birliği
Araştırmalar, boşanmış çiftlerin çocuklarına destek olabilmesinin en etkili yolunun ortak ebeveynlik olduğunu gösteriyor. Ayrı yaşamalarına rağmen, çocukları için birlikte karar alabilen, sınırlar koyabilen ve tutarlı davranabilen ebeveynler, çocuğun duygusal dengesini daha iyi koruyabiliyor. Çatışmaları çocuğun önünde yaşamak yerine, birlikte çözüm aramak; sadakat çatışmalarının önüne geçiyor.
Geçiş Süreçlerini Planlamak
Çocuğun bir evden diğerine geçerken yaşadığı duygusal dalgalanmalar, oldukça doğaldır. Bu geçişleri öngörülebilir hale getirmek; sevdiği bir oyuncağı yanında götürmesine izin vermek, her iki evde de kendine ait bir alan yaratmak duygusal istikrar sağlar. Çocuklara “Sen şimdi annenle güzel vakit geçireceksin, sonra yine görüşeceğiz” gibi cümlelerle güven verilmelidir.
Duygusal Destek İçin Basit Ama Etkili Etkinlikler
Konuşmak her zaman kolay değildir. Bu yüzden çocuklara duygularını ifade edebilecekleri yaratıcı alanlar sunmak faydalı olur. Örneğin:
-
Duygu Balonları: Renkli balonlarla duyguların tanınması
-
İki Ev Bir Kalp: Her iki evde de sevgi olduğunu görselleştirmek
-
Duygu Günlüğü: Duyguların düzenli takibi
-
Hikaye Tamamlama: Çocuğun iç dünyasını hikaye yoluyla ifade etmesi
-
Seni Her Zaman Seveceğim Kartları: Koşulsuz sevgi mesajlarıyla güvenin pekişmesi
Bu tür etkinlikler, çocuğun kendini ifade etmesini kolaylaştırır ve duygu düzenleme becerilerini geliştirir.
Gelişim Dönemlerine Göre Tepkiler
Her yaşın boşanma sürecine verdiği tepkiler farklıdır:
-
0–5 yaş: Somut düşünür, rutinlerin korunmasına ihtiyaç duyar.
-
6–12 yaş: Suçluluk hissi artar, duygularını resim ya da yazıyla ifade etmeye ihtiyaç duyar.
-
13–18 yaş: Aile dışı ilişkilere karşı güvensizlik gelişebilir, bireyselleşme çabası artar.
Bu nedenle açıklamalar ve yaklaşımlar, çocuğun yaşına uygun şekilde yapılandırılmalıdır.
Okul Başarısı ve Sosyal Hayat
Boşanma süreci akademik başarıyı etkileyebilir. Dikkat dağınıklığı, ödevlerden kaçınma ya da sosyal izolasyon gibi tepkiler görülebilir. Bu noktada öğretmenlerle iş birliği içinde olmak ve çocuğun yalnızca notlarını değil, duygusal durumunu da takip etmek önemlidir.
Unutmayın…
Boşanmanın sebebi çocuklar değildir.
Çocuklar gerçekleri bilmek ister ama kendi yaşlarına uygun şekilde.
Sevgi, koşulsuz olmalı ve sözle olduğu kadar davranışla da gösterilmelidir.
Duygular bastırıldığında değil, ifade edildiğinde iyileşir.
Boşanma, iyi yönetildiğinde bir gelişim fırsatına dönüşebilir.
Boşanma süreci, bir kriz olduğu kadar bir dönüşüm sürecidir. Ebeveynlerin bu süreçte çocuğa karşı gösterdiği duyarlılık, anlayış ve sevgi; onun gelecekteki duygusal sağlığını doğrudan etkiler. Unutmayın, önemli olan bir arada yaşamak değil; çocuğun her iki ebeveyninden de sevgi, ilgi ve güvenle beslenmeye devam etmesidir.
Sevgilerle...
Psikolog Ezgisu Ünal